26 Haziran 2017 Pazartesi

Ejderha Dövmeli Kız

   
ejderha dövmeli kız kitap ile ilgili görsel sonucu




 Bazı kitapların doğru zamanda ve doğru yerde okunması gerekir. Ejderha Dövmeli Kız benim için onlardan biriydi. Çok uzun zaman önce okumak için elime aldığımı ve birkaç bölüm sonra sıkılıp bıraktığımı hatırlıyorum. Aynı şekilde birkaç kez daha başlamaya çalışıp bir türlü sonunu getirememiştim. Son elime aldığımda ise defalarca beni etkilemeyen kitabı bir çırpıda okudum bitirdim. Hem de hiç sıkılmadan. İşte bu yüzden diyorum ki bazı kitaplar için doğru zaman vardır.

   Ejderha Dövmeli Kız, İsveç bir yazarın yazdığı Millennium kitap üçlemesinin ilk kitabı. Yazar kitaplar henüz piyasaya sürülmeden öldü. Bu yüzden kitabının dünya çapında yakaladığı büyük başarıdan asla haberi olmadı. Fakat kitap ilk basıldığı yıllarda çok satanlar listesinden uzun zaman düşmedi. Bu gün Ejderha Dövmeli Kız dendiğinde kitabın adını duymayan kişi yok denecek azdır.

  Kitabın konusuna gelecek olursak. Bir cinayet romanı. Fakat  Agatha Christie romanları gibi her bölümde bizi şok edecek olaylar dizisi yok. Kitap sakin ama sürükleyici bir şekilde ilerliyor. Araştırmacı gazeteci Mikael Blomkvist hakkında yazdığı bir iş adamı ona dava açınca üç aylık hapis ve para cezasına çarptırılıyor. Henrik Vanger adında Vanger Şirketler Grubunun eski yöneticisi olan adam ise yıllar önce işlenmiş bir cinayeti araştırması için Mikael'den yardım istiyor. 

  Yıllar önce esrarengiz bir şekilde ortadan kaybolan Harriet Vanger'in öldürüldüğünü düşünen amcası Henrik bu olayın iç yüzünü araştırıp bulması için Mikael ile bir yıl süreli bir anlaşma imzalıyor. Mikael bunun boşa kürek çekmek olduğunu düşünse de kendi çıkarları doğrultusunda hareket ederek yaşlı adama yardım ediyor sonrasında ise hiç beklemediği bir şekilde kendini olayların düğümünü çözerken buluyor. Diğer bir yandan yolu Lisbeth Salander ile kesişiyor ve Mikael bu gizemli kızla birlikte kendini daha önce hayal bile edemeyeceği bir maceranın içinde buluyor.

   Kurgunun güzelliği ve akıcılığının yanında kitabı güzel kılan başka faktörlerde var. Mesela kadına şiddet, kadın cinayetleri, sadist erkekler, tecavüz gibi olaylara fazla dikkat çeken bir üslupla değiniliyor. Bu tarz toplumsal sorunları ele alış biçimi gerçekten güzel. Özellikle Lisbeth kadar güçlü ve erkeklerin kesinlikle altında kalmayan bir kadın karakter yaratmak, kitabı sevmek için başlıca bir unsur. 

   Kitabı elbette öneriyorum. Okuduğunuz diğer cinayet romanlarından biraz daha farklı bir üslubu olmakla birlikte gerçekten kendinizi vererek okuduğunuzda size çok şey katacağını düşündüğüm bir roman. Serinin ikinci kitabını henüz okumadım ama ilk kitaba biraz olsun benziyorsa bir çırpıda bitireceğime şüphe yok. Bu durumda ikinci kitabın incelemesi de fazla zaman geçmeden gelir. 

   Haydi ben Ateşle Oynayan Kız'ı okumaya gideyim siz de aklınızın bir köşesine kaydedin bu kitabı. Hepinize mutlu günler.  

25 Haziran 2017 Pazar

Kelebek Etkisi Üzerine

"Amazon Ormanları'nda bir kelebeğin kanat çırpması, Avrupa'da fırtına kopmasına sebep olabilir."


the butterfly effect ile ilgili görsel sonucu

Bu cümleyi Edward N. Lorenz hava tahminleriyle ilgili yaptığı araştırmalardan ulaştığı veriler sonrası söyledi. Buna kelebek etkisi adını verdi. Teoriyi biraz daha açmak gerekirse, hayatımızda yaptığımız her seçim, en büyüğünden en küçüğüne kadar geleceğimize yön verir demek istiyor. 

Hayatı bir dizi zincirleme olay serisi gibi düşünebiliriz. Sıra sıra dizilen domino taşları gibi. Baştaki ufacık bir hareket diğer dominoları nasıl etkiliyorsa, zincirin başında gerçekleşecek ufacık bir olay bütün döngüyü etkiler. Çünkü hayat çok hassas hesaplar üzerine kuruludur. Sistemdeki en ufak bir değişikliğin nasıl öngörülemez ve büyük sonuçlara yol açtığı ise Kelebek Etkisi filmine konu olmuş.

Eminim hepimiz hayatımızın bir noktasında duymuşuzdur Kelebek Etkisi kavramını. Eğer hala izlemeyenler varsa kesinikle izlenmesi gereken bir film olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Ben 22 yıllık hayatımda defalarca kez duymama rağmen ilk defa bu akşam oturup baştan sona izledim. Kendime sorduğum ilk soru ise neden daha önce izlemediğim oldu. Cidden böyle bir filmi neden bekletmişim ki? 

Filme gelecek olursak. Spoiler içerikli  kısma burada başlıyorum. Filmin ilk 50 dakikası gayet normal bir psikolojik dram olarak ilerliyor. Fakat 50. dakikadan sonra işin içine fantastik-bilim kurgu giriyor ve iş ilginçleşiyor. 

Evan adındaki küçük çocuğun genetik bir rahatsızlığı var ve bazı durumlarda kısa süreli hafıza kaybı yaşıyor. Genelde zor bir durumda kaldığında ya da trajik bir olay yaşadığında o an neler yaşadığını hatırlamıyor ve saatler sonra kendine geliyor. Bir doktorun da tavsiyesiyle günlük tutmaya başlayan Evan 7 yaşından itibaren yaşadığı her şeyi not eden günlükler tutuyor. 

İleri yaşlarda üniversiteye başlayan Evan'dan hocası kendi psikolojisini araştırması üzerine bir ödev veriyor ve Evan küçüklükte yaşadığı anıları hatırlayabilmek için yıllar sonra küçükken tuttuğu günlükleri okumaya başlıyor. Daha sonra günlükleri okuyarak geleceği değiştirmenin bir yolunu keşfediyor ve küçükken yaşadığı bu hafıza kaybı anlarına geri dönüp o anları istediği gibi şekillendiriyor ve her seferinde geleceğe geri döndüğünde büyük bir sorunla karşılaşıyor. 

Değiştirdiği her bir küçük anının geleceğinde çok büyük sorunlara yol açtığını fark eden Evan en son trajik bir karar veriyor ve anılarının en başına dönüp kendi doğumunu engelliyor. Böylelikle onun var olmasının yol açacağı bütün sorunlar da ortadan kaybolmuş oluyor. 

Filmi çok fazla detaya girmeden ana hatlarıyla anlatmak istedim ama film boyunca gözümü dahi kırpmadan izleyip sonunda Evan'ın o trajik kararı vermesi  geren sahnede bir şok geçirmiştim. Evet filmin işleniş şekli gerçekten çok güzel, özellikle Evan'ın çocukluk anlarına tekrar dönüp bilinçli şekilde değiştirdiği anılar ve bunun doğuracağı sonuçların nasıl bağlantılı olduğunu görmek... Zekice kurgulanmış ve benzerine fazla rastlayamayacağımız bir senaryo.

Şimdi sizlere tek bir tavsiyem var. Eğer hala bu filmi izlemediyseniz hiç durmayın, tamamen vaktinize değecektir. Eğer filmi daha önce izlediyseniz zaten çoktan kelebek etkisi teorisini merak etmiş ve araştırmış olduğunuza eminim. 

Bir sonraki yazımda görüşünceye kadar. Mutlu kalın.