Gelelim
edebiyat tarihinin tartışmasız en büyük yazarlarından Victor Hugo'nun yine
tartışmasız en iyi eseri diyebileceğimiz Sefiller'e. Nihayet okuma şerefine
erişebildim diğer bir yandan da keşke çok daha önceden okuma şansım olsaydı.

Öncelikle
hepiniz az çok aşinasınızdır ki Sefiller uzun bir seri. Ben Atlantis
yayınevinin basmış olduğu 5 ciltlik versiyonundan okudum. İçinizde kısaltılmış
versiyonunu okumuş olan varsa muhtemelen konuya biraz olsun hakimlerdir.
Klasik
okumaya alışık olmayan kişiler için önceden uyarmam gerekir ki çok uzun
psikolojik betimlemeler ve karakter analizleri içeren bir yapıt. Yani kitabın
bu kadar uzun sürmesinde olaylar kadar betimlemelerinde yeri olduğu
söylenebilir.
Kitabın
konusuna gelecek olursak, Jean Valjean adında bir karakterin hayatı üzerine
kurulu. Bir şekilde hayatının bir köşesinde Jean Valjean ile ilişkisi olacak
herkesin bölüm bölüm kendi hikayelerini de okuyoruz. Jean Veljean bir somun
ekmek çaldığı için kürek cezasına çarptırılmış bir mahkum. Üç kere de hapisten kaçmaya çalıştığı için
toplamda beş yıl olan hapis cezasını yirmi yıla çıkar ve hapisten çıktığında
içinde devlete karşı büyük bir nefretin yanı sıra büyük bir boşluk oluşmuştur. Eski
bir forsa olduğu için dışarıda kimse ona yiyecek ya da kalacak yer vermez. Bu da
içindeki insanlara karşı olan nefretini artırır. En son çok çaresiz kaldığı bir
anda bir rahip ona evini açar, yemek ve kalacak yer verir. Ona kim olduğunu
sormaz evinde misafir eder. Fakat Jean Veljean’ın kafası karışıktır ve rahibi
soymaya kalkar. Daha sonra polisler onu yakalayıp tekrar rahibin huzuruna
getirdiğinde rahip onu bağışlar ve o malları ona verenin kendisi olduğu Jean
Valjean’ın hırsız olmadığını söyler. Bu tutum karşısında Jean hem çok şaşırır
hem de içindeki boşluğun yavaş yavaş dolmaya başladığını anlar. O artık her
açıdan iyi bir insan olacaktır.
Hapishane
kimliğini saklayıp kendine yeni bir kasabada iş kurar ve zamanla kasabanın
belediye başkanlığına kadar yükselir. Bu süreçte kimliğini saklamak zorunda
kalan Jean Veljean, bir gün birisinin kendi yerine yakalanıp tekrar kürek mahkumluğuna
çarptırıldığını duymasıyla bozulur. Artık kimliğini açıklamak zorundadır yoksa
bir başkası sırf kendine benzediği için hapse girecektir. Uzun süren psikolojik savaş sonunda kendini
mahkeme salonunda kimliğini ifşa ederken bulur. Sonrasında tekrar kürek mahkumu olarak tutuklanır. Bir başka hadiseyle tekrardan forsa olmaktan kurtulur ama bu sefer herkesi öldüğüne inandırmıştır. Tekrar kaçtığında küçük bir kız olan Cosette ile yolları kesişir. Cosette annesi Fantine'nin ölmeden önce Jean Veljean'a emanet ettiği bir kız çocuğudur. Bu çocuk hayatına girdikten sonra Jean bütün hayatını bu kıza adar ve onunla birlikte sürekli kaçan, saklanan bir hayat geçirir.
Yıllar yılları kovalar ve Cosette büyür aşık olur... Aşık olduğu adam Marius adında genç bir öğrencidir. Marius genç bir delikanlı iken kendisini büyüten dedesi ile büyük bir kavga etmiş ve evi terk etmiştir. Şans eseri her gün aynı sokakta karşılaşan iki genç birbirlerinin ilgisini çeker ve birbirlerine aşık olurlar. Fakat bazı sebeplerden dolayı Cosette ve Jean Veljean bu mahalleden taşınmak zorunda kalırlar ve bu olay Marius'u çok üzer. Her yerde Cosette'yi arar ve onu bulmanın ümidiyle yaşar. Diğer bir yandan Fransa'da olaylar karışmıştır. İsyancı gençler devrim yapmak istemektedirler. Başlarında Enjolras olan bu gençler bir araya gelip bir iç isyan başlatırlar. Çok yakında bu iç isyan toplu silahlı bir savaşa döner.
Bu arada Marius'a aşık olan bir başka kız Eponine Cosette'in yaşadığı yeri bulur ve Marius'a onun yerini söyler. Marius bu sefer Cosette ile tanışma ve konuşma şansı bulur. Genç aşıklar her gece buluşmayı rutin haline getirirler. Fakat yine Jean Veljean'ın gizliliği tehlikeye girer ve taşınmak zorunda kalırlar. Bu seferki çok ani olmuştur ve Cosette Marius'a haber verecek zaman bulamaz. Marius Cosette'nin yokluğunda yaşayacak bir sebebinin olmadığını düşündüğünden devrimci arkadaşlarıyla savaşa katılır. Savaşa en kritik noktalarında yön verir. Bu sırada Marius'a aşık olan kız Eponine'de ona daha yakın olabilmek için erkek kılığına girip savaşa katılır. Bu savaş sırasında Eponine Marius'a doğru atılan bir kuşunun önüne atlar ve hayatını kaybeder. Marius'un kollarında ölmeden hemen önce ona Cosette'nin onun için yolladığı mektubu verir.
Yıllar yılları kovalar ve Cosette büyür aşık olur... Aşık olduğu adam Marius adında genç bir öğrencidir. Marius genç bir delikanlı iken kendisini büyüten dedesi ile büyük bir kavga etmiş ve evi terk etmiştir. Şans eseri her gün aynı sokakta karşılaşan iki genç birbirlerinin ilgisini çeker ve birbirlerine aşık olurlar. Fakat bazı sebeplerden dolayı Cosette ve Jean Veljean bu mahalleden taşınmak zorunda kalırlar ve bu olay Marius'u çok üzer. Her yerde Cosette'yi arar ve onu bulmanın ümidiyle yaşar. Diğer bir yandan Fransa'da olaylar karışmıştır. İsyancı gençler devrim yapmak istemektedirler. Başlarında Enjolras olan bu gençler bir araya gelip bir iç isyan başlatırlar. Çok yakında bu iç isyan toplu silahlı bir savaşa döner.
Bu arada Marius'a aşık olan bir başka kız Eponine Cosette'in yaşadığı yeri bulur ve Marius'a onun yerini söyler. Marius bu sefer Cosette ile tanışma ve konuşma şansı bulur. Genç aşıklar her gece buluşmayı rutin haline getirirler. Fakat yine Jean Veljean'ın gizliliği tehlikeye girer ve taşınmak zorunda kalırlar. Bu seferki çok ani olmuştur ve Cosette Marius'a haber verecek zaman bulamaz. Marius Cosette'nin yokluğunda yaşayacak bir sebebinin olmadığını düşündüğünden devrimci arkadaşlarıyla savaşa katılır. Savaşa en kritik noktalarında yön verir. Bu sırada Marius'a aşık olan kız Eponine'de ona daha yakın olabilmek için erkek kılığına girip savaşa katılır. Bu savaş sırasında Eponine Marius'a doğru atılan bir kuşunun önüne atlar ve hayatını kaybeder. Marius'un kollarında ölmeden hemen önce ona Cosette'nin onun için yolladığı mektubu verir.
Artık Cosette'nin yaşadığını öğrenen Marius hayatta kalmak için çabalamaktadır. Fakat savaş kötü yönde ilerlemektedir. Bir süre sonra savaşa Jean Veljean'da katılır. Savaş sırasında esir alınan polis Javert'in kaderini belirleme işi de Jean Veljean'a kalır. Bu polis yüzünden Jean Veljean'ın bütün hayatı mahvolmuş sürekli kaçak olarak yaşamaya başlamıştır. Ve bu iki ezeli rakip karşı karşıya geldiklerinde ilk defa güç Jean Veljean'ın elindedir. İstese Javert'i öldürebilecek durumdadır. Ama bunu yapmak yerinde onun kaçmasına izin verir ve silahı boşluğa sıkar. Javert ise yıllarca doğru bildiği kanunlarla ilk defa çelişir ve bir suçluya, Jean Veljean'a saygı duyar. Fakat bu duyguya dayanamaz ve kendini nehre atıp intihar eder.
Diğer yandan artık savaşın sonlarına gelinmiştir. Devrimcilerin neredeyse hepsi öldürülmüştür. Jean Veljean ise kızının Marius'a olan büyük aşkının farkındadır ve bu yüzden Marius'u kurtarmaya çalışır. Zorlu yollarda, lağımlarda, Marius'un yaralı bedenini taşır ve onu dedesinin evine teslim eder. İyileştikten sonra da Cosette ile onu bir araya getirir ve ikisinin evlenmesine vesile olur.
Artık Cosette ve Marius'un mutlu bir hayatı vardır fakat bu hayatta Jean Veljean'a yer yoktur. Jean Veljean bütün servetini kızına ve onun kocasına bırakıp kendi evine taşınır ve ölmeden önceki son günlerini yalnız bir şekilde orada geçirir. Öleceği gün neyse ki Cosette'de yanındadır.

Böylelikle Jean Veljean'ın hapishaneden kurtulduğu günden ölümüne kadar olan hayatının büyük kısmını kitapta okumuş oluyoruz. Victor Hugo bu eseri 14 yılda yazmıştır ve bir ustalık eseri olduğunu kitabın her sayfasında görebiliyorsunuz. Mükemmel denebilecek betimlemeler, karakter analizleri, olayların akışı ve bir çok unsur bu kitabın edebiyat tarihindeki önemli yerinin sebebi kabul edilebilir. Bu kitap hakkında söyleyebileceğim son şey kesinlikle okunmadan ölünmemesi gereken bir kitap olduğudur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder